Ece Ergün
Büyük hayaller ve kutlamalarla baÅŸlatılan evlilikler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir. Bu durumda eÅŸler aralarındaki evlilik birliÄŸini sona erdirmeye karar verebilir. BoÅŸanma davalarının sayısı ülkemizde her geçen gün artmaktadır. Bu yazımızda uygulamada boÅŸanma davaları kapsamında karşımıza çok sık çıkan sorular kapsamında bilgilendirme yapılacaktır.Â
BoÅŸanma Nedir?
BoÅŸanma, en basit ÅŸekli ile evlilik birliÄŸinin yasal olarak sona erdirilmesidir. EÅŸlerden herhangi birinin veya her ikisinin de saÄŸlıklarında Aile Mahkemesi’nde açacakları boÅŸanma davasının sonunda çıkan kararın kesinleÅŸmesi ile evlilik birliÄŸi sona ermektedir.Â
Hukukumuzda boşanma davaları iki şekilde başlatılabilir. Birincisi anlaşmalı boşanma davası, ikincisi ise çekişmeli boşanma davasıdır.
AnlaÅŸmalı BoÅŸanma Davası Nedir?Â
EÅŸlerin boÅŸanmanın sonuçları hakkında anlaÅŸarak evlilik birliÄŸini sona erdirmeye karar vermeleri halinde anlaÅŸmalı boÅŸanma davası uygulama alanı bulur. Tarafların bu dava yoluna baÅŸvurabilmeleri için boÅŸanma davasına konu olan (boÅŸanmanın fer’ileri) nafaka, velayet, talep var ise tazminat kalemlerinin tamamı üzerinde anlaÅŸmış olmaları gerekmektedir. EÅŸlerin evlilik birliÄŸi içerisinde edindikleri malların paylaşımına iliÅŸkin (mal rejimi tasfiyesi) ortak bir anlaÅŸmaya varmış olmalarına iliÅŸkin bir zorunluluk ise yoktur. Bununla birlikte, uygulamada genellikle eÅŸler mal rejiminin tasfiyesine iliÅŸkin hususları da anlaÅŸmalı boÅŸanma protokolünde düzenlemektedir.Â
Anlaşmalı boşanma davasının başlatılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir:
Evlilik birliÄŸi en az 1 yıl sürmüş olmalıdır, Â
Eşler birlikte mahkemeye başvurmuş veya eşlerden birinin başlattığı davayı diğer eş kabul etmiş olmalıdır,
EÅŸlerin anlaÅŸmaya vardıkları hususlara iliÅŸkin olarak anlaÅŸmalı boÅŸanma protokolü olmalı ve bu protokol eÅŸlerin her ikisi tarafından imzalanmış olmalıdır,Â
Eşlerin her ikisinin de duruşmada hazır bulunması gerekmektedir.
Taraflardan her biri anlaşmalı boşanma davasında verilen karar kesinleşinceye kadar tek taraflı irade beyanı ile anlaşmalı boşanma protokolünden vazgeçebilirler.
ÇekiÅŸmeli BoÅŸanma Davası Nedir?Â
EÅŸlerden birinin boÅŸanmak istememesi veya eÅŸlerin boÅŸanmanın hukuki sonuçları yönünde bir anlaÅŸmaya varmalarının mümkün olmadığı durumlarda evlilik birliÄŸinin sona erdirilmesi için çekiÅŸmeli boÅŸanma davası baÅŸlatılması gerekmektedir. ÇekiÅŸmeli boÅŸanma davaları anlaÅŸmalı boÅŸanma davalarına nazaran çok daha uzun süren yargılama süreçleridir. Yargılamanın devam ettiÄŸi sürece boyunca da eÅŸler arasındaki evlilik birliÄŸi devam etmektedir.Â
ÇekiÅŸmeli boÅŸanma davaları, anlaÅŸmalı boÅŸanma davalarından farklı olarak eÅŸler tarafından her zaman baÅŸlatılabilmektedir.Â
ÇekiÅŸmeli boÅŸanma davaları kanunda düzenlenen genel sebep veya özel sebepler gerekçe gösterilerek baÅŸlatılabilmektedir. Önemle vurgulamak isteriz ki, kanunda belirlenen haller dışında çekiÅŸmeli boÅŸanma davası baÅŸlatabilmek mümkün deÄŸildir.Â
Bu sebepler yazımızın devamında açıklanmaktadır.
Genel BoÅŸanma Sebebi Nedir?
Genel boÅŸanma sebebi evlilik birliÄŸinin temelden sarsılmasıdır. Evlilik birliÄŸinin temelden sarsılmış olması için eÅŸlerin aralarındaki uyuÅŸmazlık veya çekiÅŸmenin evlilik birliÄŸine devam etmelerini zorlaÅŸtırmış ve hatta imkânsız hale gelmesine sebebiyet vermiÅŸ olması gerekmektedir. Daha basit ÅŸekilde eÅŸler arasındaki sorun en az bir eÅŸ için ortak hayatı sürdüremeyecek derecede büyük olmalıdır. EÅŸler arasındaki ÅŸiddetli geçimsizlik, karakter uyuÅŸmazlığı gibi durumlar evlilik birliÄŸinin temelden sarsılmasına örnek olarak gösterilebilir.Â
Evlilik birliÄŸinin temelden sarsıldığı gerekçesi ile boÅŸanma kararı verilen bir baÅŸka durum da ortak hayatın kurulamaması (evlilik birliÄŸini sürdürememe) halidir.Â
EÅŸler tarafından daha önce bir boÅŸanma davası baÅŸlatılmış; ancak söz konusu dava herhangi bir sebeple reddedilerek karar kesinleÅŸmiÅŸ ise eÅŸler 3 yıl boyunca kural olarak yeni bir boÅŸanma davası baÅŸlatamazlar. 3 yıl geçmesine raÄŸmen eÅŸlerden biri ortak hayat kurulamamış olması sebebi ile yeni bir boÅŸanma davası baÅŸlatması halinde artık evlilik birliÄŸinin temelden sarsıldığı kabul edilerek boÅŸanmaya karar verilir.Â
Özel Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Zina
Zina, eÅŸlerden birisinin evlilik birliÄŸi içerisinde isteyerek ve bilerek evlilik dışı cinsel iliÅŸkide bulunmasıdır.Â
Zina sebebi ile başlatılacak boşanma davasının kabulü için zinanın bir kez yapılmış olması yeterlidir. Hatırlatmak isteriz ki, ayrılık kararı verilmiş olması sebebi ile eşlerin ayrı yaşıyor olması halinde dahi evlilik birliği yasal olarak halen devam ettiği için taraflardan birinin evlilik dışı bir cinsel ilişkide bulunması zina sayılacaktır.
Zinada ispat yükü, zinanın varlığını iddia eden eÅŸtedir. Zinanın ispat edilmesi halinde hâkim boÅŸanmaya karar vermek zorundadır. Ä°spat ile ilgili belirtilmesi gereken en önemli nokta ise iddiasını ispatlamaya çalışan tarafın sunduÄŸu delillerin hukuka uygun ÅŸekilde elde edilmiÅŸ olması gerekliliÄŸidir. Uygulamada sıklıkla karşılaÅŸtığımı sorulardan biri dedektif tutarak ispat etmenin mümkün olup olmadığıdır. Hukukumuzda dedektiflik yasal deÄŸildir. Bu sebeple, bu ÅŸekilde elde edilen deliller de herhangi bir geçerlilik arz etmez. Bu durumda söz konusu deliller hukuka aykırı elde edilmiÅŸ sayılacak olup bunların kullanılması kullanan eÅŸ için baÅŸka yasal süreçlerle karşılaÅŸma ihtimalini de doÄŸuracaktır.Â
Zinaya dayanarak boÅŸanma davasının zinanın öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde 5 yıl içerisinde açılması gerekmektedir.Â
Zina eylemini affetmiş olan tarafın bu sebebe dayanarak boşanması mümkün değildir. Zinanın öğrenilmesinden sonra zina yapmayan eşin evlilik birliğine devam etmesi uygulamada af olarak sayılmaktadır. Bununla birlikte, af olmasına rağmen zina şiddetli geçimsizliğe sebep oluyorsa bu durumda taraflar her zaman evliliğin temelden sarsılması gerekçesi ile boşanma davası açılabilecektir.
Hayata Kast, Pek Kötü Muamele ya da Onur Kırıcı Davranış
Bu üç halin herhangi birinin dahi varlığının ispatlanması halinde de hâkim boÅŸanmaya karar vermek zorundadır.Â
Hayata kasttan bahsedebilmek için eşlerden biri diğer eşi öldürmeye çalışmış (teşebbüs), intihara yönlendirmiş veya yardım etmiş olması gerekmektedir.
Â
Pek kötü muameleden bahsedebilmek için, eşlerden birinin diğer eşin vücut bütünlüğüne ve sağlığına yönelmiş fiziki bir saldırısı olmalıdır. Bu saldırıların devamlı olmasına gerek yoktur, tek seferlik bir saldırı dahi pek kötü muamelenin varlığı için yeterlidir. Ayrıca bu saldırının saldırıyı gerçekleştiren eş tarafından kasten (bilerek ve isteyerek) işlenmiş olması gerekir. Yargıtay fiziksel şiddeti, pek kötü muamele olarak değerlendirmektedir.
Onur kırıcı davranış ise, eÅŸlerden birinin diÄŸer eÅŸin onuruna yaptığı haksız saldırı olarak kabul edilmektedir. Hakaret, küçük düşürme gibi eylemler bu duruma örnek olarak gösterilmektedir.Â
Belirtilen eylemlere maruz kalan eÅŸin bu durumu öğrenmesinden itibaren 6 ay ve her halde söz konusu halin doÄŸmasından itibaren 5 yıl içerisinde dava açması gerekmektedir. EÅŸin kendisine yapılan bu eylemleri affetmesi halinde ise artık bu gerekçelere dayanarak dava açma hakkı sona erecektir. Ancak; yukarıda da belirtildiÄŸi gibi genel sebeplere dayanarak dava açma hakkı her zaman devam eder.Â
Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Bu iki sebebin varlığına dayanarak baÅŸlatılan boÅŸanma davalarında, hâkim sunulan delileri deÄŸerlendirerek karar vermektedir. Yani yukarıda yer alan özel haller gibi ispat edilmesi halinde boÅŸanmaya kesin olarak karar verilmesi zorunluluÄŸu bulunmamaktadır.Â
Küçük düşürücü suçtan bahsederken uygulamada kiÅŸilerin en çok yanıldığı husus deÄŸerlendirmenin suça takdir edilen cezanın temel alınarak yapılmasıdır. Oysaki boÅŸanma davaları açısından temel alınan kriter söz konusu suçun toplum anlayışı kapsamında küçük düşürücü nitelikte olup olmadığıdır. Bu tip suçlara örnek olarak rüşvet, irtikap, ırza geçme gibi suçlar gösterilebilir. Son olarak hatırlatmak isteriz ki, küçük düşürücü suç mutlaka evlilik birliÄŸinin kurulmasından sonra iÅŸlenmiÅŸ olmalıdır.Â
Haysiyetsiz hayat sürme kavramı ise Yargıtay ölçütlerine göre onur kırıcı, görenler üzerinde olumsuz etki yaratan ve herkes tarafından hoş karşılanmayacak davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Yargıtay, ayyaşlık düzeyinde alkol kullanmayı, kumarbazlığı, uyuşturucu madde bağımlısı olmayı bu kapsamda kabul etmektedir. Bu noktada belirtilmesi gereken husus haysiyetsiz hayat sürmeden bahsedebilmek için kişinin söz konusu yaşam tarzını benimsemiş ve bu şekilde yaşamına devamlılık gösteriyor olması gerekmektedir.
Terk
Eşlerden birinin ortak hayatı fiilen sona erdirmiş olmasına terk denilmektedir. Terke dayalı boşanma davası açmak için bazı şartların varlığı gerekmektedir. Bunlar:
Ortak konut eşlerden biri tarafından terk edilmiş olmalıdır. Terkteki amaç ise, terk eden eşin evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevlerden kaçma amacıdır.
Terk kesintisiz bir ÅŸekilde en az 6 ay sürmüş olmalıdır. Bu kapsamda samimi olmayan eve gelmeler ve akabinde tekrar evden ayrılışlar kesinti olarak sayılmamaktadır.Â
DiÄŸer eÅŸin terk eden eÅŸe eve dönmesi için çaÄŸrı yapmış olması ve bu çaÄŸrıya raÄŸmen terk eden eÅŸin eve dönmemiÅŸ olması gerekmektedir. Bu çaÄŸrı yapılırken terk eden eÅŸe mutlaka eve dönmesi için en az 2 aylık bir süre tanınması gerekmektedir. Yapılacak bu çaÄŸrının gerçek ve samimi olması gerekmektedir.Â
Terk sebebi ile boşanma davası diğer boşanma sebeplerinden farklı olarak yukarıda bahsettiğimiz 3 yıllık bekleme kuralına tabi değildir. Yani terkin bütün şartlarının mevcut olması halinde 3 yıl dolmadan da taraflar tekrar boşanma davası açabilecektir.
Akıl Hastalığı
Evlilik birliği sırasında eşlerden biri iyileşme şansı olmayan bir akıl hastalığına yakalanmış ve bu durum diğer eş için evlilik birliğini çekilmez hale getirmiş ise hasta olmayan eş bu gerekçeye dayanarak boşanma davası açabilecektir. Akıl hastalığına dayalı boşanma davası açmak için bazı şartların varlığı gerekmektedir. Bunlar:
Akıl hastalığının evlilik sırasında var olması,
Hastalığın iyileşmeyeceğinin resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmiş olması,
Hastalık sebebiyle diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale gelmesi.
Ä°lgili akıl hastalığının boÅŸanmaya gerekçe olup olmayacağı hâkim tarafından deÄŸerlendirilecektir. Bu deÄŸerlendirme yapılırken de hâkim diÄŸer eÅŸ için ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediÄŸini deÄŸerlendirecektir.Â
Boşanma Davası Nerede Açılabilir?
BoÅŸanma davaları eÅŸlerden herhangi birisinin yerleÅŸim yerindeki Aile Mahkemesi’nde baÅŸlatılabileceÄŸi gibi eÅŸlerin davadan önce son 6 aydan beri beraber oturdukları yerdeki Aile Mahkemesi’nde de baÅŸlatılabilir. Aile Mahkemesi’nin olmadığı yerlerde ise, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.Â
Taraflar anlaÅŸmalı boÅŸanma davası yolu ile boÅŸanıyorlarsa düzenlenecek olan anlaÅŸmalı boÅŸanma protokolünde yukarıda belirtilen yetki kuralından farklı olarak baÅŸka bir yerdeki Aile Mahkemesi’ni yetkili kılabilirler.Â
Eşlerden Biri Türk Vatandaşı Değil İse Boşanma Nasıl Olacak?
EÅŸlerden birinin farklı vatandaÅŸlığa sahip olduÄŸu durumlarda boÅŸanmaya uygulanacak hukuk eÅŸlerin evlilik birliÄŸi içerisinde birlikte oturdukları yer hukuku, ortak bir yer olmaması halinde de Türk hukukudur.Â
Eğer yabancı uyruklu birisiyle evli olan kişi boşanmak isterse bu süreç de yukarıda açıkladığımız hususlara tabi olacak olup Türkiye’de boşanma davası açılabilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Ancak Türk vatandaşı olan eÅŸin yabancı uyruklu eÅŸinden yurt dışında boÅŸanması halinde alınan boÅŸanma kararı otomatik olarak Türkiye’de hüküm ifade etmeyecektir. Ä°lgili kararın Türkiye’de de hüküm ifade edebilmesi için tanıma ve tenfiz davası baÅŸlatılması gerekmektedir. Aksi durumda Türk hukuku kapsamında kiÅŸilerin evlilik birliÄŸinin devamı söz konusu olacaktır.Â
Sonuç
Boşanma davaları hukuki süreçler arasında belki de en tatsız süreçlerden biridir. Sadece hukukun işin içinde olmadığı, kişilerin özel hayatlarının söz konusu olması sebebi ile psikolojik olarak da oldukça zorlu olan bir süreçtir. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında bu süreçler her iki tarafı da son derece yaralayıcı bir noktaya da ulaşabilmektedir. Sürecin yarattığı psikolojik yükün yanı sıra ülkemizde yargılamanın uzun sürmesi sebebiyle taraflar yıllarca süren yargılama süreçleriyle uğraşmakta ve tüm bu süreç boyunca evlilik birliğinin getirdiği yükümlülükleri taşımaya devam etmek durumunda kalmaktadır.
Gerek sürecin kısalığı gerekse tarafların hayatlarının ilerleyen dönemlerinde birbirlerine olan saygılarının devam edebilmesi açısından tarafların anlaÅŸarak bu süreci sona erdirmelerinin her iki taraf içinde çok daha verimli olduÄŸu kanaatindeyiz.Â
Son olarak, boşanma davalarında diğer özel hukuk davalarında olduğu gibi avukatla temsil edilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak özellikle çekişmeli boşanma davaları olmak üzere tüm boşanma davalarının diğer özel hukuk davalarına göre farklı usulleri bulunmaktadır. Bu davalarda çıkan kararlarda özellikle tarafların müşterek çocuğu ve nafaka taleplerinin olması hallerinde ilerideki hayatlarını etkileyecek niteliktedir. Tüm bunlardan ötürü sürecin bu alanda uzman avukatlarla birlikte yürütülmesini öneriyoruz.