top of page

2024’te Bankalar Yeşillere Bürünüyor: Yeşil Varlık Oranı ve İklimle Bağlantılı Finansal Risklerin Yönetimi


Berk Cin

Can Ergün

Türkiye’deki düzenleyici ve denetleyici kurumlar, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında finansal politikalarda önemli adımlar atmaya hız kesmeden devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (“BDDK”), Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı’nda (“Strateji Planı”) yer verdiği hedeflere ulaşmak için Yeşil Varlık Oranı Hakkında Tebliğ Taslağı’nın[1]  (“Taslak Tebliğ”) ardından İklimle Bağlantılı Finansal Risklerin Bankalarca Etkin Yönetimine İlişkin Rehber Taslağı’nı[2] (“Taslak Rehber”) da kamuoyu ile paylaştı.


Hatırlayacağınız üzere BDDK, geçtiğimiz aylarda bankaların bankacılık faaliyetlerinde sürdürülebilir finansmana ne ölçüde katkı sağladığını ölçmek amacıyla Taslak Tebliğ’i paylaşmış ve Avrupa Bankacılık Otoritesi tarafından ortaya koyulan “Yeşil Varlık Oranı” (Green Asset Ratio) ile paralel şekilde bankalar için de birtakım düzenlemeler getireceğini açıkça ortaya koymuştu. Yine BDDK, Strateji Planı kapsamında yer alan başka bir hedefi daha gerçekleştirmek için Basel Bankacılık Denetim Komitesi’nin “İklimle İlgili Finansal Risklerin Etkin Yönetimi ve Denetimi için İlkeler”inden (Principles for the Effective Management and Supervision of Climate-related Financial Risks) yola çıkarak bankalar için Taslak Rehber’i hazırladı. 


Taslak Tebliğ Neler Getiriyor? 

Taslak Tebliğ kapsamında “Yeşil Varlık Oranı”, bankaların konsolide olmayan bilançosundaki uyumlu varlıkların, uygun olmayan varlıklara bölünmesi ile hesaplanacak bir temel performans göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. 


Görüldüğü üzere Yeşil Varlık Oranı’nın belirlenmesi sırasında “uyumlu varlık” ile “uygun varlık” ayrımına gidilip, finansal destek ve yatırımların “uyumlu varlık” olarak değerlendirilebilmesi için birtakım ön koşullar getiriliyor. Taslak Tebliğ’e göre uyumlu varlıkların; (i) çevresel hedeflerden bir ya da daha fazlasına önemli ölçüde katkıda bulunması, (ii) diğer çevresel hedeflere önemli zarar vermemesi ve (iii) Taslak Tebliğ’de tanımlanmış asgari güvenlik önlemlerini taşıması niteliklerini aynı anda bulundurması gerekiyor. 


BDDK, Taslak Tebliğ ile uygun varlıklar için her ne kadar kendi için bir düzenleme getirse de Avrupa Birliği düzenlemeleri ile uyumlu olması adına Avrupa Birliği Taksonomisi’nde yer verilen kriterler ile uyum gösteren varlıkların da bu Taslak Tebliğ kapsamına gireceğini ortaya koyuyor. 


Taslak Tebliğ kapsamında Yeşil Varlık Oranı’nın belirlenmesine ilişkin usul ve esaslara ek olarak, aynı zamanda bankalara, Yeşil Varlık Oranı hesaplamasında kullanılan varlıklara ilişkin sınıflandırma, izleme ve kontrol süreçleri ile bunlara ilişkin iç ve dış politikalar tesis etme, veri tabanlarında buna uygun gerekli düzenlemeleri yapma ve bu doğrultuda raporlama sistemi oluşturma yükümlülüğü getiriliyor. Ancak Taslak Tebliğ’de raporlamanın hangi dönemlere ilişkin olarak ne sıklıkla yapılacağı açık olarak düzenlenmeyip, bu konuda BDDK’nın yetkili olduğunu ifade etmekle yetiniliyor. 


Taslak Tebliğ, BDDK’ya başta Yeşil Varlık Oranı ve ilave anahtar performans göstergeleri için alt sınır belirleme, bu sınırları bankalar bazında farklılaştırma ve belirlenen sınırlara uyum sağlamayan bankalara yönelik ilave sermaye yükümlülüğü dahil olmak üzere gerekli tedbirler alma olmak üzere geniş yetkiler tanıyor. Taslak Tebliğ ile Yeşil Varlık Oranı için “alt sınır” uygulaması ile bir bakıma bankalara sürdürülebilir ve iklim dostu finansman temin etme zorunluluğu getirilip, raporlama yükümlülüğü ile de bankaların bu zorunluluğa ne kadar uyup uymadıklarının denetlenmesi hedefleniyor. Öte yandan, Taslak Tebliğ’deki yükümlülüklere aykırı hareket eden bankalar için BDDK’nin nasıl bir politika izleyeceği ve hangi tedbirleri alacağı ise şu an için net şekilde ifade edilmeyip süreç içinde şekillenecek bir konu başlığı olarak bırakılmış durumda. 


Taslak Rehber Neler Getiriyor?

BDDK, Taslak Rehber ile bankalara iklimle bağlantılı risk faktörlerini yönetebilmeleri için bir yol haritası ve temel prensipler öngörüyor. Taslak Rehber’e genel olarak baktığımızda bankaların, iklimle bağlantılı risklerin bankacılık faaliyetleri üzerindeki potansiyel etkilerini anlamak ve değerlendirmek için etkin bir süreç ve strateji kurgulaması ve bunları özenle uygulaması gerektiği açıkça görülüyor. Bu düzenlemeyle BDDK aynı zamanda, bankaların uluslararası alandaki mevzuat düzenlemelerine uyum göstermesi açısından teşvik edici bir mekanizma oluşturuyor.


Taslak Rehber, iklimle bağlantılı risklerin azaltılması, düzenli olarak takip edilmesi ve bankacılık faaliyetleri kapsamında kendisine yer bulması için aşağıdaki ilkeleri düzenliyor:


  • Kurumsal Yönetim:

  • İklimle bağlantılı risk faktörlerinin potansiyel etkisinin ölçülmesi ve analiz edilmesi için süreç geliştirme


  • İç Sistemler:

  • İklimle bağlantılı önemli finansal risklerin tespiti, ölçülmesi ve azaltılması için iç kontrol sistemine dahil edilmesi


  • Sermaye ve Likidite Yeterliliği:

  • İklimli bağlantılı finansal riskleri tanımlamalı, sayısal olarak ölçmeli ve önemli olarak değerlendirdiği riskleri içsel sermaye ve likidite yeterliliği değerlendirme süreçlerine dahil etmesi


  • Risk Yönetim Süreci:

  • Bankaların finansal durumlarını önemli ölçüde etkileyebilecek olan iklimli bağlantılı risklerin tespiti, izlenmesi ve yönetiminin yapılması


  • İzleme ve Raporlama:

  • İklimle bağlantılı finansal riskler için etkin bir risk verisi toplama mekanizması ve söz konusu risklerin düzenli olarak takip edilebilmesi için bir içsel raporlama sistemi oluşturulması


  • Kredi Riskinin Kapsamlı Yönetimi:

  • İklimle bağlantılı risk faktörlerinin kredi riski üzerindeki etkisinin izlenmesi ve kredi riski yönetiminde iklimli bağlantılı önemli finansal risklerin dikkate alınması 


  • Piyasa Riski, Likidite Riski, Operasyonel Risk ve Diğer Risklerin Kapsamlı Yönetimi:

  • İklimle bağlantılı risk faktörlerinin piyasa riski pozisyonlarına etkisinin analizinin yapılması ve söz konusu risklerin piyasa riski yönetim sistemleri ve süreçlerine dahil edilmesi


  • Senaryo Analiz:

  • İklimle bağlantılı olası gelişmeler kapsamında iş modellerinin ve stratejilerinin dayanıklığının değerlendirilmesi ve iklimle bağlantılı risk faktörlerinin genel risk profillerine etkisine ilişkin senaryo analizi yapılması


Sonuç

Ülkemizdeki finansal piyasalarda etkin ve hakim role sahip bankaların Taslak Tebliğ ve Taslak Rehber ile yeşil finansman desteği ve yatırımına yönlendirilmesinin, bir anlamda sadece finans sektörünü değil aynı zamanda reel sektörü de yeşil dönüşüme zorlayacağını düşünüyoruz. Zira daha avantajlı koşullarla finansmana erişim sağlamak isteyen reel sektör oyuncuları ve özellikle de ek yükümlülüklerden kaçınmak isteyen finans kuruluşları yeşil dönüşüm trendini takip etmek ve kendilerini bu yeni düzene adapte etmek durumunda kalacaktır. Ayrıca, böylesine bir dönüşüme gidilmemesi halinde sadece reel sektör açısından değil aynı zamanda finans sektörü açısından bazı işkollarının zaman içinde terkedilmesi söz konusu olacağını düşünüyoruz. 


Taslak Tebliğ ve Taslak Rehber ile bankaların büyüklüğüne göre ele alması gereken birçok ek düzenleme veya iyi uygulama ilkesi getirilmiş gibi görünse de aslında Avrupa Birliği ve Basel ilkelerini uzun zamandır takip eden Türk bankacılık sektörünün bu düzenlemelere kolaylıkla uyum sağlayabileceği düşüncesindeyiz. Bununla birlikte BDDK, bu süreçlere uyumun bankalar açısından yapısal olarak birtakım değişiklikler gerektireceğini göz önünde bulundurarak düzenlemelerin yürürlüğe gireceği tarih olarak 2024 yılını işaret ediyor.


 

[1] İlgili Taslak Tebliğ’e “https://www.bddk.gov.tr/Mevzuat/DokumanGetir/1195” adresinden ulaşabilirsiniz.

[2] İlgili Taslak Rehber’e “https://www.bddk.org.tr/Mevzuat/DokumanGetir/1194” adresinden ulaşabilirsiniz.

bottom of page